top of page

Unutulanların Sesi – İlklerin Kadını Marie Curie

Güncelleme tarihi: 5 Eki

Geçmişten günümüze ilerleyen yolculukta bilim ilerlerken aynı zamanda bununla beraber kadın ve erkeğin toplumdaki ve bilimdeki yeri de değişmiş ve gelişmiştir. Günümüzde bile dünyanın farklı bölgelerinde kadın ve erkeğin toplum ve bilimdeki yeri değişiklik göstermektedir. Bu blog serisinde, tarih boyunca bilime katkı sunmuş kadın bilim insanlarına odaklanılacak; onların yaşam öyküleri ve bilimsel başarıları anlatılırken, aynı zamanda içinde bulundukları çağların toplumsal normları, cinsiyet rolleri ve karşılaştıkları engeller de ele alınacaktır. Böylece, yalnızca bireysel başarıları değil, bu başarıların arka planında yatan sosyal ve kültürel dinamikler de anlaşılmaya çalışılacaktır.

ree

Bu ilk yazıda, bilime çok büyük katkılar vermiş, üstelik iki Nobel ödülü almış Polonyalı/Fransız olan Marie Skłodowska Curie’ye yer vermek istiyoruz. 1867 yılında 7 Kasım günü doğan Maria Salome Skłodowska’nın ailesi eğitime önem veren bir aileydi. Ancak yaşadığı ülkedeki kadın-erkek eşitsizliğinden dolayı ülkesinde üniversite okuması yasaktı. Kadınlar üniversiteye yalnızca yurt dışında gidebiliyordu. Ailesi onu yurtdışına gitmesine izin verdi ve Skłodowska, kardeşiyle beraber okuma masrafları için para biriktirip üniversiteye gittiler. Skłodowska’nın ailesi kızının okunmasına izin vermeseydi belki de bilim yolculuğu başlamadan bitecekti.


Maria Salome Skłodowska üniversitede matematik ve fizik alanında diploma alıp Pierre Curie ile tanıştığı zaman öğretmen okulu okuyordu. Pierre Curie, Endüstriyel Fizik ve Kimya Okulu laboratuvarının başkanıydı ve anlamı “bazı malzemelere uygulanan mekanik basınç sonucunda malzemenin elektrik alan ya da elektrik potansiyel değiştirme yeteneği” olan piezoelektriği keşfetmişti. Tanıştıktan bir yıl sonra evlendiler ve Maria Sklodowska, artık Marie Curie olmuştu.


Marie Curie öğretmenlik diplomasını aldıktan sonra şu anki adı olan radyoaktivite üzerine çalışmalara başladı. Curie, çalışmalara başladıktan sonra yaklaşık bir yıl sonra yeni radyoaktif elementler olan polonyumu ve radyumu bulduklarını duyurdular.


Curie, 1904 yılında doktorasını tamamlayarak Fransa’da gelişmiş bilim alanında doktora alan ilk kadın oldu ve aynı yıl içerisinde, eşi Pierre Curie sayesinde Nobel ödülü alan ilk kadın oldu. Normalde, yetkili kişiler Marie kadın olduğu için ve kadınların Nobel ödülü alması görülmemiş bir şey olduğu için Nobel ödülünün yalnızca eşi Pierre’ye vereceklerini söylemişlerdir ancak Pierre, itiraz etmiş ve Marie’nin ödül alması için uğraşlar vermiş ve bu sonucunda da başarmıştır. Pierre, Marie’e destekleyici bir eş, hem de iyi bir çalışma arkadaşı olmuştur. Nobel ödülü aldıktan iki yıl sonra Pierre, 1906’da bir at arabasının ona çarpmasıyla ölmüştür.Marie iki çocuğuyla dul kaldıktan iki yıl sonra eşinin ölmeden önce iki yıl boyunca çalıştığı Sorbonne Üniversitesinde öğretmenli görevini sürdürmüş ve ilk kadın profesör olmuştur. Marie Curie, sadece erkeklerden oluşan Bilim akademisine yalnızca bir oyla kabul alınmadı. Üstelik Pierre Curie’nin eski dostu Paul Langevin ile aşk ilişki yaşadığında ilgili iftiralara maruz kaldı ve gazetelerde, çeşitli mecradaki yayınlarda bunlarla uğraştı, hatta bu dedikodular o kadar büyüdü ki Marie’nin ikinci Nobel alması basında arka planda kaldı.

ree

1914’te Paris Üniversitesinde kurulan Radyum Enstitüsünde ilk müdür olarak Marie Curie atandı, Marie Curie, Radyum Enstitüsü çatısı altında yürüttüğü çalışmalarda özellikle radyum elementinin biyolojik dokular üzerindeki etkilerini araştırmış, radyoaktif maddelerin tıbbi uygulamalardaki potansiyel kullanım alanlarını sistematik olarak ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çalışmalar, kanserli hücrelerin iyonlaştırıcı radyasyon yoluyla yok edilmesine yönelik erken dönem radyoterapi tekniklerinin gelişmesine katkı sağlamış; böylece radyum yalnızca fiziksel bir element değil, aynı zamanda onko-terapötik bir ajan olarak da değerlendirilmiştir. Radyumun tıbbi kullanımına ilişkin deneysel araştırmalar özellikle neoplastik dokuların radyasyona verdiği yanıtları analiz etmek amacıyla klinik iş birlikleriyle desteklenmiştir.


Curie, 1.Dünya Savaşı için cephedeki askerlerin kemik kırıkları, yabancı cisim tespiti ve iç organ hasarlarının görüntülenmesinde kullanılmak üzere mobil röntgen cihazları (mobil radyografi üniteleri) geliştirilmesine öncülük etmiştir. Bu cihazlar, kısa sürede cephe gerisindeki hastanelere ve sahra ünitelerine ulaştırılmış; böylece radyolojik tanı teknikleri, ilk kez geniş ölçekli bir savaşta sistematik olarak kullanılmıştır. Curie, aynı zamanda bu cihazların sahada etkin bir şekilde kullanılabilmesi amacıyla başta kızı Irène Curie olmak üzere çok sayıda genç kadına X-ışını teknolojisi, radyasyon güvenliği ve temel anatomi konularında eğitimler vermiştir.

ree

Marie Curie bizim için yalnızca bir bilim insanı değil, aynı zamanda kadınların yüzyıllardır dışlandığı bilim dünyasında kendi varlığıyla devrim yaratan bir simge. O zamanının erkek egemen akademik çevrelerine meydan okuyarak laboratuvarların kapısını kadınlara aralayıp ödüller alarak, keşifler yaparak bilimin cinsiyetle sınırlanamayacağını tüm dünyaya kanıtlamıştır. Ancak Marie Curie hayatını bilime adarken henüz etkileri tam olarak bilinmeyen yüksek düzeydeki radyasyona yıllarca korunmasız maruz kalmış ve sonunda bu uğurda hayatını kaybetmiştir. O, kelimenin tam anlamıyla bilim uğruna can vermiş bir kadındır. Bugün hâlâ kişisel eşyaları yüksek düzeyde radyoaktivite yaymakta ve kurşun kaplı muhafazalar içinde saklanmaktadır.

Marie Curie’nin bu yaşamı bize şunu gösteriyor: “Kadınlar da düşünür, keşfeder, üretir ve dünyayı değiştirir.”


Yazan: Gülderen Akengin

Yorumlar


bottom of page